Gezi olaylarında bir kez daha gördük çirkin siyaseti
Bu olaylarında bu ülkenin başbakanı çıkıp gençlere Çapulcu
diyebildi.
Yine aynı başbakan camide içki içtiler ve daha neler
yaptılar yalanını söyledi.
Ülkeyi yönetmediğini ve hala İstanbul belediye başkanlığı
yaptığını gösterdi.
Devletin valisi bile yalan söyleyebildiğini gösterdi.
Kabataş’ta bir aktris kendisini sadece kapalı olduğu için dövüldüğü
rolünü iyi oynadı.
Aslında muhalefetin olmadığını kardeş kardeş siyaset
yaptıklarını öğrendik.
Dizilerde rüzgar estiren oyuncunun aslında ne kadar basit,
aciz ve sıradan olduğunu gördük.
İnsanların sinirlenin ne kadar bozulduğunu ve birbirlerine
çok kolay iftira atabildiğini, küfür edebildiğini, tehdit edebildiğini ve hatta
darp edebildiğini öğrendik.
Başbakan Erdoğan’ın kardeşim dediği Beşar Esat’ın üzerini
kolaylıkla çizebildiği gibi diğer kardeşleri Avrupa’nın da onun üzerini
çizdiğini öğrendik.
Faiz lobisi dediği kesimin Başbakan’ın hükümetindeki maliye
bakanlığına en çok verdi veren kesim olan bankalar olduğunu öğrendik. Bu
lobilerin içinde yeşil sermaye yok nedense.
Amerika’daki büyük ağabeyi Gülen’in de Erdoğan’ın üzerini
çizdiğini gülerek seyrettik.
Gezi Parkı’nda kendiliğinden toplanan 10 binlerce insanın GÜYA
organize olduğunu anladık. Bunun yanında Melih Gökçek ve Ankara ilçe
belediyeleri başbakanı karşılamak için 2 gün önceden anonslar yaptı, cep
telefonlarına sms attı ve hatta belediye çalışanlarının gelmesini şart koştu.
Buna rağmen 10 bin kişi toplayamadı. Nedendir acaba?
AKP’nin Ankara Sincan’da yapacağı miting aslında Gezi Parkı
olaylarına değil Gülen topluluğunun Türkçe Olimpiyatları adı altında hükümete
verdiği gözdağına karşılık verilen bir gözdağı olduğunu da anlamış bulunduk…
Ne çok şey ifade ediyor şu Gezi Parkı…
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder